top of page
Yazarın fotoğrafıRecep Şahan

Okul Öncesi Din Eğitimi

Güncelleme tarihi: 18 Şub 2022

Çocuklarımız göz aydınlığımızdır. Ailenin mutluluk kaynağıdır. Kur’an’da bize şöyle bir dua öğretilir:

“Rabbimiz! Bize eşlerimizden ve çocuklarımızdan gözümüzüm aydınlığı olacak insanlar ihsan et...” (Furkan 25/74)

Çocuklar geleceğimizdir aynı zamanda. Onları geleceğe hazırlayan, yetiştiren de biz ebeveynlerdir. Bunun için “çocuklarımızın eğitimi” hayatımızın en mühim işidir.


Eğitimi okul işi ya da öğretmen işi görmek de son derece yanlıştır. Beşikten mezara, hatta ana rahminden mezara kadar uzanan bir süreçtir eğitim. Bu süreçte en mühim rol de şüphesiz aileye düşmektedir.

“Çocuk eğitimi Diyanetin mi Milli Eğitim’in mi görevidir?” sorusuna eğitimci yazar Ali Erkan Kavaklı hocam şu cevabı veriyor:

“Çocuk aileye ait. Eğitim görevi ailenin. Ailelerin eğitim için uzman yardımına ihtiyacı var. Diyanet ve Milli Eğitim çocuk yuvaları açarak aileye yardım ediyor.”

Müslüman bir toplumda aileler için din eğitimi de vazgeçilmezdir. Din eğitiminin temeli ailede atılsa da okul ve diğer bazı eğitim kurumları da “din eğitimi” noktasında ailelere yardımcı olur. Ebeveynlerin talebi doğrultusunda çocuklarımız ihtiyacı olan din eğitimini alır. Bu gayet normaldir. Lâkin toplumumuzda hâlâ din denilince, özellikle de İslâm denilince “kırmızı görmüş boğa” misali çıldıran bir kesimin varlığı da inkâr edilemez bir hakikattir. Hâl böyle olunca okul öncesi din eğitiminden de fena halde rahatsızlık duyuluyor.


Okul öncesi din eğitimini “Orta çağ karanlığı” olarak nitelemek zihniyetin ne kadar karanlık olduğunun fotoğrafıdır. Zira orta çağda karanlık olan İslam dünyası değil batı Hıristiyan dünyasıydı. Zaten karanlık denilen orta çağı Müslümanların lideri Fatih Sultan Mehmet Hân İstanbul’u fethederek sona erdirdi. Yani dedemiz Fatih çağ kapatıp çağ açmıştır.


Bakınız her fırsatta batı örnek veriliyor. Okul öncesi din eğitiminde Avrupa’da durum nedir bir bakalım. Yine Ali Erkan KAVAKLI hocamıza kulak verelim:


“Almanya’nın Bayern eyaletinde çocuk yuvalarının %90’u kiliseye ait. % 10 devlet ve belediyelerin. Almanya genelinde % 70 kilisenin, % 30 belediyeler ve devletin. (Türkiye’de Okul Öncesi Din ve Ahlak Raporu, 2021, s.61 – 125) Diyanet’in açtığı yuvalara giden çocuk oranı sadece % 10. Batı’da kilise sadece anaokulu eğitimi vermez, okullardaki din eğitimin programını hazırlar ve uygulamayı denetler. Kilise ortaokul, lise, üniversite açar. Askeriye’de, hastanelerde, hapishanelerde, kilisede de din eğitimi verir...”


Batı batı diyordunuz, alın size batı. Din eğitiminde de batıyı örnek alalım var mısınız?


Ağaç yaş iken eğilir. Bunun için artık eğitime ilkokulla başlamıyoruz. Ana okul ile başlıyoruz. Aslında aile çocuğun anaokuludur. Çocuğun yedi yaşına kadar bütün geleceği şekillenir. Kendisi ile gerçekleştirdiğimiz bir canlı yayın programımızda Din Eğitimi hocamız Prof. Dr. Mehmet Emin AY, İnsanın karakterinin üçte ikisinin ilk çocukluk yıllarında oluştuğunu, ilk çocukluk yıllarının ise 2-6 yaş arası olduğunu söyledi. Yani yedi yaşına kadar neredeyse her şey bitmiş demektir. Çocuğun karakter oluşumunun üçte ikisinin şekillendiği ilk çocukluk yılları nerede geçer? Ailede.


Demek ki aile eğitim noktasında özellikle de din eğitimi noktasında çok önemli. Bu sebeple Allah Rasûlü(sav): “Çocuklarınız yedi yaşına ulaştıklarında namazı emrediniz(namaz eğitimine başlayınız)...” buyurur. Çocuğun hayatı ebeveynlerin ellerinde şekillenmeye başlar. Fıtrat hadisinde de tam olarak buna vurgu vardır. Her doğan fıtrat üzere doğar. Ter temiz, günahsız doğar. Ailesi hangi dine mensup ise evladı da o din üzere yetişir.


Çocuk iyiyi de kötüyü de ebeveynden görerek, hissederek yaşayarak öğrenir. Mesela “besmele” çekmeyi, “namaz” kılmayı yaşayarak öğrenir. Eğitimde çevre faktörü de mühim fakat işin özü ailedir. Temel ailede atılır. Çocuk hep ebeveynini “rol model” alır. Elinde kitap olan bir ebeveyn profili çocuğun ders çalışma ve kitap okumasına müspet etkisi olacaktır. Yine namaz kılınan bir aile yuvasında yetişen çocuğun elbette ibadetlere alışması daha kolay olacaktır.


Özetle okul öncesi eğitimin giderek yaygınlaştığı memleketimizde “okul öncesi din eğitimi” de aynı oranda yaygınlaşmalıdır. Bir gün okul öncesi eğitimi “zorunlu eğitime” dahil edilirse mutlaka ve mutlaka içinde “din eğitimi” de olmalıdır. Eğer çocuğuna din eğitimi aldırmak istemeyen olursa, bunu sakıncalı görürse o zaman bir dilekçe ile bundan muaf tutulabilir.


Diğer taraftan Diyanet’in okul öncesi din eğitimi vermesi de hiçbir Müslümanı rahatsız etmemelidir. Diyanet kendisine anayasa ve yasaların verdiği vazifeyi îfâ ediyor. Zaten Diyanetin asli görevlerinden biri de din eğitimi vermek.


Diyanetin “Eğitim Hizmetleri Genel Müdürlüğü” diye bir birimi bu işe bakıyor. Dolayısıyla eğitim işi de Diyanetin vazifelerinden birisidir. Hem daha düne kadar şikâyet edilmiyor muydu, tarikatlar ve dini cemaatler merdiven altı din eğitimi veriyor, diyanet nerede diye? Bak şimdi “Diyanet” bunu da yapıyor.


Kur’an Kursları bünyesinde 4-6 Yaş yavrularımıza Kur’an ve dini bilgiler öğretiliyor, değerler eğitimi veriliyor. Diyanet devletin resmi kuruluşu, eğitimi verenler de devletin memuru. Bundan kim neden rahatsız olur ki? 12.01.2022

Son Yazılar

Hepsini Gör

Comentarios


bottom of page