top of page

İsraf ve Tasarruf - Vehbi AKŞİT

Güncelleme tarihi: 7 Şub 2022

İsraf ve Tasarruf- 10.10.2003 tarihinde Kütahya Ulu Camide yaptığım vaaz



İSRAF VE TASARRUFUN ÖNEMİ


İsrafın Tarifi ve Hükmü:

Arapça bir kelime olan israf “serefe” kökünden gelmektedir. Seref, yemek, içmek, giyip, gezmek gibi meşru ve mübah olan hususlarda ma’kul ve ma’ruf sınırı aşmak demektir.


İsrafın Lugat Manası:

Lüzumsuz yere harcama yapmak, ihtiyaçtan fazla tüketmek, saçıp savurmaktır.


Istılah manası ise;

İnsan fiillerinde sınırı aşana, aşırılık yapana, dengesiz harcama yapan kimseye de müsrif denir.


Tüketim ve harcamada; en aşağı derecede cimrilik, ortası iktisat, aşırısı ise israftır. Allah (c.c.): İsraf ve cimriliği de haram kılmıştır. İşte Rabbimizin hükmü:


وَلَا تَجْعَلْ يَدَكَ مَغْلُولَةً اِلٰى عُنُقِكَ وَلَا تَبْسُطْهَا كُلَّ الْبَسْطِ فَتَقْعُدَ مَلُوماً مَحْسُوراً ﴿٢٩﴾


“Elini boynuna bağlı tutma (cimrilik yapma). Onu, büsbütün de açıp-saçma (İsraf da yapma), sonra kınanır, kaybettiklerinin hasretini çeker durursun.” (İsra 17/29)


İslam’ın emri iktisattır. İktisat; tüketim ve harcamada itidal üzere olmak, lüzumundan fazla ve noksan harcamaktan kaçınmaktır. İsrafın mukabili olan iktisat, mü’minlerin bâriz vasıflarından birisidir. (Mustafa Gazel, Kur’an ve Sünnetin Gölgesinde İrşad, Erhan Yayınları, İstanbul, 1999, c.2, s.250-251) Allah şöyle buyurdu:


وَالَّذٖينَ اِذَٓا اَنْفَقُوا لَمْ يُسْرِفُوا وَلَمْ يَقْتُرُوا وَكَانَ بَيْنَ ذٰلِكَ قَوَاماً ﴿٦٧﴾


Onlar ki, (Rahman’ın has kulları) harcadıklarında ne israf ne de cimrilik ederler; ikisi arasında orta bir yol tutarlar. (Furkan, 25/67)


Kur’an, israf yasağıyla anlayışındaki orta yol veya denge ilkesinin bir görünümünü sergilemektedir. Bu prensiplerin bir uzantısı olarak ferdin terkibinde yer alan madde ve ruha aynı anda haklar tanıyarak, evvela bu temel ve çekirdek yapıda bozulma ve sapmaları önlemektedir.


İtidal prensibinin en önemli belirişlerinden biri Kur’an’da ekonomik ahlak diye ifade edebileceğimiz; harcamada denge esprisidir.


Kur’an, dünya nimetlerinden yararlanmayı “ilahi istek ve arzu” olarak tespit eder…

İsraf, Kur’an ahlakının özündeki denge prensibini bozmaktadır. Çünkü birimizin gerektiğinden çok harcaması için, bir ötekimizin gerektiğinden az harcaması icap edecektir. Allah, yeryüzü sofrasına nimetleri dengeli bir biçimde göndermiştir. İsrafa gidenler, bu dengeyi, kendi lehlerine bozan isyancılardır. (Yaşar Nuri Öztürk, Kur’an’ın Temel Kavramları, Yeni Boyut Yayınları, 11. Baskı, İstanbul, 1997, s. 254-255)


İSRAF İLE İLGİLİ AYETLER


Çardaklı ve çardaksız (üzüm) bahçeleri, ürünleri çeşit çeşit hurmaları, ekinleri, birbirine benzer ve benzemez biçimde zeytin ve narları yaratan O\’dur. Herbiri meyve verdiği zaman meyvesinden yeyin. Devşirilip toplandığı gün de hakkını (zekât ve sadakasını) verin, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. (En’am, 6/141)

Yani zekatınızı verirken: Sakın ha! Bu benim malımdı da ben veriyorum. Yani bu adamın bu işte hiç hakkı yokken ben veriyorum veya malınızın öşrünü verirken, ben bu malı bu adama veriyorum, bunun hakkı yokken” demeyin. O adamın hakkı vardır.

Eğer vermiyorsanız o adamın hakkını gasbetmiş oluyorsunuz. Zekatı ve öşrü vermemekten ayrıca hesaba çekileceğimizi bilelim. “Sakın israf etmeyiniz” buyuruyor. (Mahmut Toptaş, Kur’an-ı Kerim Şifa Tefsiri, Cantaş Yayınları, İstanbul, 1995, c.3, s.153)

Allah (c.c.), kitabımızda bize Firavun’u tanıtıyor. O, kâfir ve zalimdi. Bozguncu ve kibirli idi. Nüfuz ve iktidarını ölçüsüz ve acımasız olarak kullanan müsrif birisiydi. İşte, bize Firavun’u tanıtan bir ayet:


“Çünkü Firavun, yeryüzünde ululuk taslayan bir diktatör ve haddi aşanlardan (müsriflerden) idi.” (Yunus, 10/83)


KUR’AN-I KERİM’DE İSRAF


İnsanın, kendini ve sahip olduğu değerleri acımasız olarak harcaması israftır. Allah (c.c.), koyduğu ölçülere riayet etmeyip haddi aşanları, müsrifleri sevmez… İşte Rabbimizin hükümleri.


يَا بَنٖٓي اٰدَمَ خُذُوا زٖينَتَكُمْ عِنْدَ كُلِّ مَسْجِدٍ وَكُلُوا وَاشْرَبُوا وَلَا تُسْرِفُواۚ اِنَّهُ لَا يُحِبُّ الْمُسْرِفٖينَࣖ ﴿٣١﴾

Ey Adem oğulları! Her secde edişinizde güzel elbiselerinizi giyin; yeyin, için, fakat israf etmeyin; çünkü Allah israf edenleri sevmez. (A’raf 7/31)


Yeryüzü mescit olduğuna göre daima güzel ve temiz giyinmeye, güzel konuşmaya, güzel davranmaya devam etmemiz lazımdır.


Allah İsraf Edenleri Sevmez

Kur’an-ı Kerim’de 17 yerde israfla ilgili ayet-i kerime vardır. Bunlardan 4 tanesi yeme-içme-giyme ile ilgilidir. Yani insanların tabiattan ürettiklerinin israf edilmemesi konusundadır. Geri kalan 13 tanesi ise (insanın israf) edilmemesi ile ilgilidir.

Bakara suresinin 29. ayetinde ifade edildiği gibi “yeryüzünde her ne varsa Allah sizin için yarattı” diyor. Elektrik-su insan için yaratılmış. Ekmek insan için yaratılmış. Bütün yediğimiz-içtiğimiz, giydiğimiz, kullandığımız şeyler insan için yaratılmış, bunları israf etmeyeceğiz. (Mahmut Toptaş, a.g.e. c. 3, s. 153-154)


İSRAF EDENLER, ŞEYTANLARIN KARDEŞLERİ OLUR


“Bir de akrabaya, yoksula, yolcuya hakkını ver. Gereksiz yere de saçıp savurma.” (İsra 17/26)


“Zira böylesine saçıp savuranlar şeytanların dostlarıdırlar. Şeytan ise Rabbine karşı çok nankördür.” (İsra 17/27)


Mutluluk yayıldıkça çoğalır. Aile yuvasında yaşanan mutluluklar dalga dalga etrafa yayılmalıdır. Yakın akrabalara sevgi, saygı ve yardımlarımız esirgenmemelidir. Fakirlere, yolda kalmışlara yardım edilmeli. Allah’ın kulu ve Hazreti Adem’in çocuğu diye bakmalı ve iman ettiğimiz Peygamberin çocuğu yolda bırakılmamalı.


Saçıp savuranlar yani mal varlığını haram yollardan harcayanlar şeytanın kardeşleri olurlar. Bu tür insanlardan birine sormuşlar. En çok duymak istediğin haber hangisidir? Bu şeytanın kardeşi cevap vermiş. “Babamın öldürülüp, katilinin yakalanması. Hem diyet alırım, hem de mirası yerim” demiş. (Mahmut Toptaş, a.g.e., c.4, s.418)


İnsanlar, tabii ki bu arada Müslümanlar lüks eşyalar alıyorlar. Pahalı mobilyalar, baş döndürücü elektronik aletlerle 250 metrelik evlerini ve villalarını döşüyorlar.


Marketlerden arabalar dolusu yiyeceklerle çıkıyorlar. Akılları dolduracak bir şekilde konforizme ve “mide”lere hizmet ediyorlar.


Halbuki bizim “iktisat etmek” gibi bir ilkemiz vardı. Allah’ın Rasülü “İktisad eden darlık çekmez” buyurmuştu. Yüce Allah’ın “İsraf edenler (saçıp savuranlar) şeytanların kardeşleri olurlar.” (İsra 17/27) fermanıyla savurganlığın manevi fecaatini haber vermişti. (Ekrem Sarıkçıoğlu, “Ekonomik Buhran Sebebiyle Yok Olan Değerlerimiz”, Altınoluk Dergisi, Mayıs 2002, Sayı: 195, s.53)


İSRAFIN ÇEŞİTLERİ

İnsanın sahip olduğu değerleri ve imkanları ölçüsüz kullanmak israftır. Bunun da birçok çeşitleri vardır. Bazılarını sıralayalım.


İsraf deyince, hatırımıza elektrik düğmesine basmak, çeşmelerimizin eskiyen lastiklerini değiştirmek, ekmek artıklarını atmayıp tirit yapmak gelir. Bütün bunlar israftır. Ancak, israf edilen şeylerin değerine göre israf önem kazanır. Mesela bir gram altını atıvermekle bir dilim ekmeği atıvermek aynı şey değildir. Günümüzde altının israfı daha büyüktür.


1. İNSANIN İSRAFI

Yaratılmışlar içinde en değerli yaratık insan olduğuna göre, yerde ve göktekilerin insan için yaratılıp, insana hizmet ettiğine göre, asıl israf edilmemesi gereken şey insandır. (Bakınız. Bakara 2/29; İbrahim 14/32)


İsraf: “İnsanın yaptığı şeylerde haddi aşmasıdır” diye tarif edilmiş. (El-Müfredat, Ragıb, İsraf maddesi) Rabbine ibadet etmesi için yaratılan insanın, isyan etmesi haddi aşmaktır. Dünyadan cennete doğru uzanan sırat-ı müstakimden çıkıp, cehenneme doğru yol olması haddi aşmaktır, israftır.


Sırat-ı müstakimde, insanlara kılavuzluk yapan peygamberlere uymaması, onların kılavuzluğunu reddetmesi kendini israftır.


Kur’an-ı Kerim’de insan israfından bahseden ayetler, yiyecek, içecek maddelerinin israfından bahseden ayetlerden fazladır. Çünkü güneş ve güneş enerjisi, su enerjisi, toprak ve ürünleri, deniz ve ürünleri hepsi insan için yaratılmış, öyle ise hiçbir şey israf edilmemeli, yaratıldığı gayenin dışında kullanılmamalı, özellikle de israf edilmemeli.

Kur’an-ı Kerim’e göre “Neysen mensiye olmak” unutulup gitmek de bir israftır. Rabbini unutanların unutulacağı, böylece israf edenlerin cezalandırılacağı haber verilir. (Mahmut Toptaş, a.g.e., c.3, s. 201-202)


Şimdi bu hususu Kur’an’dan öğrenelim. Taha Suresi.


124. Kim de beni anmaktan yüz çevirirse şüphesiz onun sıkıntılı bir hayatı olacak ve biz onu, kıyamet günü kör olarak haşredeceğiz.


Allah’ın zikri olan Kur’an’dan yüz çevirenler için yaşam sıkıntısı, darlığı vardır. “Dank” kelimesi darlık manasına geldiği gibi vücudun kırgın ve hasta olması manasına da gelir.

Allah’ın kitabına sırt çeviren toplumların sosyal bünyelerindeki uyuşturucu, aids, soygun, köşe dönme, vurgun, hortumlama, terör, cinayet ve hıyanet hastalıklarının toplumu nasıl yıprattığını gördük.